Evet, diğer hayran kız yazımda bahsettiğim sözlüğü yazma sırasında şimdi.

Şöyleki bu terimlerin çoğu İngilizce ve Japonca olacağı için biraz zorlanacağım, diller biraz birbirine girecek😅. Terimlerin bir kısmını kendim çevirmeye çalışacağım, belki çoktan Türkçeye geçmiştir ama haberim yoktur, yorumlarda uygun bir dille düzeltmekten çekinmeyiniz. Bunun dışında çoğunlukla kitap fandomlarından bahsedeceğim için belki aradığınız terimleri bulamayabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar. Ayrıca bu yazının arada bir editleneceğini unutmayalım, sürekli yeni birşeyler oluyor.

Önce İngilizcelerden başlayalım. çalışacak mı bilmiyorum kafanız karışınca ulaşmanız için Cambridge sözlük butonu, ben terimlere bakarken bu sözlüğü kullanacağım bilginize sunulur.
Fan ve türevleri
İnglizce fanatic kelimesinin kısaltılmasından gelen fan sözcüğünün anlamı “a person who is extremely interested in something, to a degree that some people find unreasonable” yani “bir şeyle çok ilgilenen insan, o kadar çok ilgilenen ki, diğer insanlara göre bu ilgi aşırı ve anlamsızdır”.
İlgilendiği şey herhangi bir şey olabilir ama bu yazıda daha çok kitap, film, anime, dizi, oyun gibi şeylerle ilgilenenlerden bahsedeceğiz.
Ayrıca fanlarında kendi içinde çeşitlikleri vardır. Toplum içinde kendini belli eden ve etmeyenler gibi.
Fan kelimesi ile diğer kelimeleri birleştirip çok güzel yeni kelimeler elde edebiliyoruz. Bu kelime buna çok el veriyor, formülü şu şekilde “fan + …. = fan….” Mesela:
- Fangirl/fanboy: hayran kız / hayran oğlan
- Fangirling: hayran kız işini yapma olayı. Bu iş ne derseniz bir kitap hayran kızı olarak cevap vereyim, bir kitap serisini okumak, hakkındaki tüm eleştirileri, yorumları, incelemeleri de okumak. Yetmedi yazarı tüm sosyal medya platformlarında takip etmek, desteklemek, en sevdiğin karakteri öldürdüğünde de yazara sinir olmak ve “NASIL BUNU YAPARSIN ?!!!” demek, yinede seriyi okumaya devam etmek. Yetmedi fanart çizmeye başlamak ve tumblrda sırf bu konuya adanmış bir blog açmak. İnternetten diğer fangirleri bulup shipleri tartışmak ve onları gerçek arkadaşlarınmış gibi hissetmek ve bir gün onlarla beraber imza gününde buluşmayı dilemek. Yetmedi fantranslation işlerine girmek ve bu süreçte yeni dil öğrenmek ya da öğrendiğin dilde kendini geliştirmek. Yetmedi yolculuk ederken ya da gece yarısı tüm bunların aklına gelmesi ve gülmek. Ailenin seni aşık sanması ve ağzını aramaları, cevabı alınca da benim kızım delirmiş diye düşünmeleri ve endişelenmeleri ve senin içine daha çok kapanman ve internetteki arkadaşlarla daha çok vakit geçirmeye başlaman. Gerçek hayatta bunları konuşabileceğin birini buluncadaki rahatlamani tabi bulabilirsen. Bulduysan yeryüzündeki en şanslı insanlardan birisin. Sokakta telefona bakıp gülümseyince insanların seni deli sanması ve çok daha fazlası fangirlingtür.

- Fanart: hayran resim. Sevdiğin karakterleri ya da hikaye evrenini her yere çizmek. Eğer yetenekli isen bu resimlerden bir blog oluşturmak çok zevkli oluyor. Geçenlerde instagramda bana 6 karakter ve fanartını çizeyim modaydı. #sixcharacterchallenge
- Fanartist: yukarıdaki işi yapan kişi. Profesyonel olmasına gerek yoktur. Profesyonel olanlar da yan iş olarak yaparlar.

- Fanfic(tion): Ana seriden, hikayeden bağımlı ya da bağımsız hayranların, hayranlara yazdığı hikayeler veya diyaloglardır. Çoğu fanservice özelliği gösterir. Bunların yazılma sebebi genelde yazarın/senaristin hikayeyi hayranların istemediği bir yönde ilerletmesi ya da kimi olayları hızlı geçmesidir. Mutlu ya da mutsuz olma gibi zorunlukları yoktur bu hikayelerin. Romantizm ağırlıklı olduklarını söylememe gerek yoktur umarım 😅
- Fanfiction writer: yukarıdaki işi yapan kişi. Bazen profesyonel yazarlığı da adım atarlar.
- Fanaccount/fanblog: Hayran hesabı/hayranblogu. Kimi insanların sadece bir fandoma, ya da fandomun parçasına adanmış blogu. Şu ana kadar gördüğüm en orijinal fanblog John Greenin Alaskanın peşinde kitabında geçen bir alıntıya adanmış bu blogtu.

- Fanservice: Firmaların, yazarların, üreticilerin hayranları memnun etmek üzere çıkardıkları her türlü şey. Bazen asıl amacın hayranları memnun etmekten ziyade fazla para kazanmak olduğu hissedilince üzen şeyler, daha iyi anlaşılması için tık tık. Hepsi romantizm ya da … içermek zorunda değildir ama bunlar daha çok tercih edilir 😪

- Fantranslation: Hayran çevirisi. Yine hayranlar tarafından hayranlara yapılan çeviriler. Bu çevirileri yapan kişilerin istekli hayranlar olduklarını, bazen harika işler çıkardıklarını, bazen de işi çok beceremediklerini ama yüzümüzü güldürdüklerini unutmayalım. “Bazen de O nasıl İngilizce Lan ?!!” diye yorumlara dalarız o ayrı konu.

Çeviri zor bir iş. Çok kolay gözüken çok zor bir iş hemde. Bunu ünide çeviri dersi alıp beceremeyen biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim bu yüzden verdikleri çabadan dolayı tüm çevirmenleri tebrik ediyorum ama bazen keşke yayınlamasaydınız da diyorum 🙃

- Fansub(title): hayran altyazısı, bakınız yukarısı.
- Fandub(lage): hayran dublajı. Bazen eğlencesine küçük değişikliklerle yapılıyorlar çok iyi oluyor.
- Fandom: Hayranların buluştuğu ve paylaşımların olduğu yer. Tüm bu olayların gerçekleştiği ve depolandığı yer, genellikle internetteki forumlar ve bloglar ve belki çevrimdışı toplanmalar.
- Bu arada Kimi fandomların kendilerine özel isimleri oluyor. Mesela doctor who fanlarına “whovian” deniyor ve bu ilk defa bir fandom isminin yeni kelime olarak bir sözlüğe girmesidir. Ve söylemeden edemeyeceğim ama twilighterları, twiheartları pek sevmem.
Eminim fan-lı daha nice kelime vardır ama aklıma ilk gelenler bunlar.
BAE ve Shipping
BAE(Before Anyone Else): direk çevirdiğimizden “herkesten önce gelen kimse” anlamındadır. Bu literatürdeki yeri hayrankızların uğruna ölüp bittikleri hayali karakterler ya da genellikle gerçek insanlardır.
Waifu ve Husbando

Bir BAEyle ilgili romantik hayaller kurmak, o karakteri ideal kişilik olarak görmek ve ya kendinle shiplemek. Eğer bu BAE kadınsa waifu (wife), erkekse Husbando (husband) deniyor. Genelde anime karakterleri için kullanılır.
Shipping: birinin, tanıdığı iki kişinin (genellikle romantik) bir ilişki içinde olmasını istemesi. Hayran kızların asıl işi. Lütfen aşağıda Rick amcanın yaptığı gibi sesteşi “gemi” sözcüğü ile karıştırmayalım.

Birde shiplere isim bulma işi var. Genellikle karakterlerin isimlerinin ilk hecelerini birleştirilerek yapılır, mesela “Percy + Annabeth = Percabeth”. Bazen karakterlerin isimleri arasına “x” konur mesela “percy x annabeth” bazen soy ve takma isimler … Neyse.

Geçen gün Appstoreda sırf bu iş için yapılmış bir uygulama buldum.
OTP ve Türevleri + CANON
OTP(One True Pairing): direk anlamı “bir doğru eşleme/çiftleme” ya da “ship”.

NOTP: otp’nin zıttı. Asla birlikte olmasını istemediğiniz çiftler. Tüm pedofili ilişkiler NOTP’dir.
BroTP: en güzel arkadaşlık ilişkisine berilen ad. Başka çağrışımları var mı emin değilim ama bir seride arkadaşlığını beğendiniz ikiliye verdiğiniz ad.

Canon ya da Cannon:
Okuduğun seride birbirine yakıştırdığın çiftin (resmi olarak) birlikte olması. Yazarın ya da dizi senaristlerinin dizinin sonunda ya da ortalarında bunu açıkça belli etmeleri.

Ne yazık ki her ship canon olmuyor. 😒 Hala nasıl Harry ile Hermoine evlenmedi, Hermoine gidip Ronu seçti anlamıyorum. Bence Rowling herkesi bir Weasley yapmak istedi. (Edit: sus artık Rowling😡)
Feels
İzlediğin, okuduğun seride işlerin iyi gitmesi ya da sevdiğin futbol takımı gol atınca hissetiğin o nirvanaya ulaşmış duygu patlamasına verilen ad. Genellikle çığlıklar eşlik eder bu ana ve hep bu anı yaşamak istersin. İngilizce hissetmek fiilinin üçüncü tekil şahıs çekimi ile karıştırmayalım. Bazen acı durumlarda da kullanılıyormuş.

asdfggkllflaisgkldsg
Ben bunu internette Türk gülmesi olarak biliyordum, ama kimi kaynaklarda hayran kız gülmesi olarakta geçiyormuş. İlk okuldaki bilgisayar hocamda bunun hakaret anlamlarına gelebeileceğini söylemişti. Rastgele klavyeye basmanın yani. Büyük ihtimalle feels yaşayan kızların klavye kontrolünde olamama ve diğer hayran kızlara iletirken ortaya çıktı. 😂 Genellikle klavyenin üçüncü satırı kullanılarak yazılır.

Tumblr
Fangirlerin en sevdiği site. Reblogging ve bir hesapta sınırsız blog oluşturma özelliği ile gönlümüze taht kurmuştur.(Paralıdır😜, hala buna inanmakta zorlanıyorum) Yüzlerce gif bulabilrisiz. Yeni bir bölüm yayınladığında tüm bölümü gifler sayesinde tumblrdan izleyebilirsiniz.

Şahsen estetik açıdan benim en sevdiğim sosyal paylaşım platformu. Ayrıca diğerlerine kıyasla biraz daha özgür, marjinal bir yer ve ne yazık ki bu özgürlüğün kimileri suyunu çıkardığı için geçen yıl temizlenme işine girmiştir Tumblr. Yine de harika bir sitedir. Kimsenin ünlü olma ya da takipçi toplama gibi bir derdi olmadığı için. Kafa dengi insan bulma ihtimaliniz yüksek olduğu için.
ana tumblr blogum: https://www.tumblr.com/blog/ess-aluminaen
-Japon Asıllı Terimler-
Bu terimlerin bir kısmının İngilizceyle karışıp İngirizceye döndüğünü söylemeliyim🤣.
Japoncada “l” sesi yoktur. Bazen “r”‘yi “l” gibi okurlar o ayrı. Genellikle ingilizceden gelen “l”li kelimeler “r”‘ye döner. Bunu ilk duyduğumda bana çok tuhaf gelmişti çünkü Japonların en meşhur anime karakterlerinin isimleri “l” ile başlıyordu. Death Notetaki L, Code Geasstaki Lelouch ilk aklıma gelenler.
Anime アニメ: Kısaca Japon anismayonlarına verilen ad. Kendi içinde çeşitleri vardır(shounen, shoujou vs.) Diğer animasyon ve çizgi filmlere kıyasla kendine has teknik ve tarza sahiptir. Büyük gözler gibi. Ve animeler sadece ve sadece Japon yapımıdırlar, kimi kült anime izleyicilerine göre. Bu konuda hararetli tartışmalara denk gelebilirsiniz.
Manga 漫画,まんが,マンガ: Japonyada yayınlanan aylık ya da haftalık çizgi romanlardır. Yine kendine ait bir tarzı vardır. Siyah beyazdırlar. Yine çok çeşitlilerdir (shounen, shoujou vs.) Çoğu anime mangalardan uyarlanmıştır.
Light Novel ライトノベル (raito noberu) biraz belirsiz bir tanım olan light noveli İngilizceden direk çevirirsek hafif roman anlamına geliyor. Daha çok içinde resimler bulunan ve roman formatında yazılan yine her konuda olabilen daha çok genç yetişken(young adult) hedef alan kitaplardır. Normal romanlardan en büyük farkı resimli olmalarıdır.
Drama CD/ドラマCD ya da audio dramas/ラジオドラマ ya da sound dramas/ サウンドドラマ diye bilinen şey görüntüsüz anime gibi bir şeydir. Nasıl desem sadece ses ve ses efektleri vardır, eski radyo tiyatrolarına benzetebiliriz. Anime ya da mangalarla bağlantılı olabilecekleri gibi kendi başlarına bir seri de olabilirler.
Otaku ve Weebo
Otaku (おたくya da オタク) Japoncada “bir hobinin ustası” anlamına gelen kelimedir. Bu hobi herhangi bir şey olabilir. Her hangi bir şeyde ustalaşabilirsin. Bilgisayar parçaları toplamak, origami yapmak.
Ama yakın tarihlerde anlamı biraz değişikliğe uğramış daha çok ölümüne anime izleyicileri, manga okuyucuları, figür koleksiyonu yapanlara otaku denmeye başlanmıştır.

Sanılanın aksine Türkiye de çok otaku yoktur, kendini otaku diye tanıtanların çoğu 3-4 anime izlemiş Weebolardır. Bakınız şekil “a” ve “b” .

Weebolar otakulara kıyasla daha cahil hatta düpedüz cahil, ne kendi kültürünü bilen ne de sevdiğini söylediği Japon kültürünü anlayan kişilerdir. Havalı durmak için konuşmalarına Japonca kelimeler eklerler, Japon doğmadıkları için nefret ederler, area 51 naruto run yaparlar vesaire vesaire….
Seiyuu 声優
Japon seslendirme sanatçılarına verilen isim. Normal seslendirme sanatçılarına(aflarına sığınıyorum, muhteşem işler çıkaranlar var ama…) kıyasla bu konuda aşmış kişilerdir. Gerçekten, yeteneklerini birden fazla karakteri canlandırdıkların da anlarsınız. Çoğu sefer bu sesi aynı adam çıkartıyor olamaz dedim. Özellikle kadınlar çok daha iyidir çünkü erkek çocuk seslerini genelde onlar yaparlar. Örnek vermek gerekirse bu şarkıyı söyleyen kadın, Sakamoto Maaya aynı zamanda Ciel’i canlandırıyor.
Mesela Torisan(Toriumi Kousuke) en sevdiğim seiyuulardan biridir. Adamı 20’den fazla rolde dinledim ve her seferinde hayran kaldım. Geçenlerde youtube kanalı açmasına da çok sevindim. Kanalda arada bir şarkı söylüyor ya da hikaye okuyor, bunları yapmadığı zamanlarda da oyun oynayıp yemek yiyor.
Sevdiğim seiyuular listesi kabarık, bir kaç isim daha vermek gerekirse: Miyano Mamoru, Daisuke Hirakawa, Sakurai Takahiro, Fukiyama Jun, Daisuke Namikawa, Ryohei Kimura, Rie Kugimiya, Akira Ishida, Yuki Kaji, Maeno Tomoaki, Shin’ichiro Miki, Sugita Tomokazu, Kana Hanazawa, Shoutarou Morikubo, Nobuhiko Okamoto, Saitou Soma, Kaito Ishikawa, Nakai Kazuya, Kishou Taniyama, Suzumura Kenichi, Fujiwara Keiji, Ono Kenshou, Hiroyuki Yoshino, Tamura Mutsu, Ono Daisuke, Daisuke Kishou, Hino Satoshi, Tetsuya Kakihara, Tachibana Shinnosuke, Suwabe Junichi ilk aklıma gelenler 🥰
Bu yazı bir kilometreden uzun oldu ama yeni eklemelerde bulunacağım. Umarım beğenmişsinizdir, şahsen ben yazarken çok eğlendim. edit: eklemelerde bulunuldu.
şimdilik bu kadar
-Alumina .
–